FİRDEVSİ-İ RUMİ VE SİLAHŞORNAMESİ


Osmanlı tarih yazıcılığının klasik olarak Sultan İkinci Murat zamanında başladığı Fatih ile emekleme devresinden sonra Bayezid zamanında olgunlaştığı kabul edilir. Klasik dönemin zirve isimleri Yavuz ve Kanuni devirlerinde ise tarih yazıcılığı; Geniş bir yelpazede din adamından, sadrazama kadar birçok kişi tarafından belki de moda diyeceğimiz bir düzende onlarca eser vermiştir. Çoğu zaman Sultan çevresinde olan bu kişilerin özgün eser vermesi hayalcilik olsa da devir hakkında çok özel bilgiler verdikleri de göz ardı edilmemelidir.
16 yüzyıl tarih yazıcılığı, yukarıda bahis konusu edilen, tarihçi için endişe veren durumlara rağmen; Zirve eserler de vermiş, Selimname, Süleymanname gibi yeni türler ile beraber, Fetihname, Gazavatname, Cenkname gibi geçmişten gelen yazım türleri de Tevarih-i Al-i Osmanlar ile beraber devam etmiştir.
Celal zade, Lütfi paşa, Kemalpaşazade, Gelibolulu Mustafa Ali, Ruhi Çelebi gibi önemli tarihçilerin yanına, çok üretken bir sima olan Firdevsi-i Rumi de eklenmiştir ve eserleri oldukça ilginçtir.
İstanbul’un fethinde gösterdiği yararlılıktan ötürü babasına zeamet olarak verilen Aydıncık’ta dünyaya gelen tarihçinin asıl adı Şerafettin İsa, Musa veya İlyas’tır.
Hayatının büyük bir bölümünü Aydıncık, Bursa, Manisa’da geçirdiğini okuduğumuz Firdevsi-i, ilim hayatında; Geometri, Tarih, Kıssa, Yıldız ilimi gibi dallara eğilmiş, eğitimini almış, bunlar hakkında da eserler vermiştir.
Nedendir bilinmez Tezkirelerin kendisine pek ehemmiyet vermediği Firdevsi-i telif ve tercüme olarak kırktan fazla eser bıraktığı bahis edilmekle beraber bunların tespit edilen on altı tanesi elimize ulaşmıştır.
Şöhreti Süleymanname eserleriyle bulan Firdevsi-i kitabı Balıkesir’de yazmaya başlamış Sultan Bayezid’in isteğiyle yazmaya devam edip ona sunmuştur.
Oldukça uzun 300-330 cüz arasında olduğu söylenen eseri Bayezid okurken sıkılıp seksen sayfasını bıraktığı, geri kalanını yaktırdığı rivayet edilir.
Hemen burada belirtmek lazım ki eseri beğenmeyen sultana kızıp bir mersiye veya taşlama kaleme alıp sonra Horasan’a kaçtığı rivayeti de Köprülü doğru bulmaz. Alper Tunga destanı Türk kahramanlarından da bahseden eserin bu devirde Türkçe yazılması ayrıca çok önemlidir.
Yine önem arz eden eserlerinden biri olan Davetname 145 resim ile birlikte İstanbul Üniversitesinde saklanan ve tek nüsha olarak korunan, yıldız ilmine ait bilgiler içeren Arapça ve Farsça eserlerden de yararlanılarak oluşturulan ilgi çekici bir kitaptır. Sanırım bugün basılsa onlarca baskı yapar hakkında sürekli konuşulan bir kitap olurdu.
Bugün bulunabilen ve 1503 yılına ait olan bir diğer eseri Kutbname ’de ise Fransız, Venedik ve İspanyol donanmalarının saldırdığı Midilli adası için Bayezid, Şehzade Korkut ve Kemal Reis’in kahramanlık destanı anlatılır.
Yine bugün bulunabilen bir diğer eseri de Satranç oynanışı hakkında bilgiler veren Satrançname’dir. Bugün bile oldukça az basılan bu tür kitaplar için o devirde Satranç kitabı yazılması takdire şayandır.
Büyük bilgin Tusi’den aldığı, kumaşlardan lekelerin nasıl çıkarılacağını anlattığı kitabını da ne tür alanlarda eser verdiğini göstermesi açısından da buraya almak kendisi hakkında fikir verici olacaktır.
Osmanlı, Selçuklu, Dinler Tarihi ve İslam Tarihi alanında da yazan Firdevsi-i ‘nin

Bu yazının da konusu olan eseri Silahşorname ise;
 Silahların nasıl yapıldığı, ilk defa kimlerin kullandığı, silahların nerede icat edildiği, nasıl kullanılacağı konularını içeren kapsamlı bilgiler sunan tarihimizde de bu konuları anlatan belki de tek eserdir.
Bir diğer adı da Musellahname dir ki Savaşçının Kitabı anlamına gelmektedir.
Silah unsuru Türk milletini üç kıtada at koşturan millet yapmıştır. Demiri bilen döven, okçuluğu geliştiren, atı evcilleştiren, silah konusunda çeşitli icatları olan bu milletin, Mete ile beraber onlu düzende birlikler oluştururken, askerlik ve silah eğitim konuları, görenek ve ağızdan nakil yoluyla yüzyıllarca süregelmiş; Kurulan ordular Bizans’tan, Abbasî halifelerine kadar kıt’a lar yaratılmış
Ancak milletin el kitabı mahiyetinde bir kitabı olduğu bu güne kadar saptanamamıştır.
Ta ki bu eser yazılana kadar.
Eser Osmanlının cihan devleti olma yolundaki adımlarına ışık tutarken büyük fetihlerin büyük savaşların zamanında da yazılması ayrıca dikkate değerdir.
İçerik olarak baktığımızda yazar kitabı on altı bölüme ayırmıştır. Yukarıda bahis konusu edilen icatlar, kimin nerede yaptığı, ilk kimin kullandığı bilgilere ek, nasıl kullanılacağı ve ferdi savunma tekniklerini de içerir mahiyettedir.
Türklerin kullandığı kılıç, bozdoğan, gürz, amud, süngü, ok, yay, kalkan, salık, mıtrak gibi silahların yanında Bahadır, Dilaver, Pehlivan kime denir?
Mücahit, Kahraman nasıl olunur; Barış ve savaşta Dilaver’ler nelere dikkat etmelidir;
Örnek kahramanlar kimlerdir; Serveran bu kitaptan nasıl yararlanmalıdır; at üstünde silah nasıl kullanılır; savaşlarda atlardan nasıl yararlanılır; savaş için en etkili teknikler nelerdir; savaşta ferdi mücadele nasıl yapılır; yaya, silahlı, silahsız savaşçıların teknikleri nelerdir; savaşta başarıyı arttıran unsurlar nelerdir; savaş hileleri nelerdir; kuşatma nasıl yarılır; düşmanın zayıf noktaları nelerdir, gibi konulara değinilmiştir ki bu eseri oldukça çekici, anlamlı, ilgi gösterilmesi gereken bir kitap haline getirmektedir. Elde edilen bulgular ışığında silahlar ve savaş tekniği konusunda kitap telif eden tek Türk Firdevsi-i dir.
Bu eser doğru dürüst tanınmamış hakkında belki de hiçbir şey yazılmamıştır.
Konya da üniversite öğretim görevlisi olan Doktor Bekir Biçer ’in eseri tekrar hazırlayarak tıpkıbasımı ile ilim âlemi ve meraklısına sunması takdire şayan olmakla beraber bu yazının da konusu olmasını sağlamıştır.
Eserden ve Firdevsi-i Rumi’den;

Babinger, 
Sicil-i Osmani, 
Köprülü, 
İslam Ansiklopedisi, 
Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi , bu konuda bulunabilen malzemeyi teşkil etmiştir.




Yorumlar

Popüler Yayınlar