DELİ PETRO İLE PRUT CENGİ…


240 Yıl çeşitli aralıklar ile savaştığımız Moskof ile ilk karşılaşmamız;
Kendini dev aynasında gören Merzifonlu’ nun Çehrin zaferi ile başladı….
Bu seferde galebe çaldığı Moskof ordusunu deviren Merzifonlu, Osmanlı ve dahi kendini Beç Kızılelma’sı doğrultusunda atalarından miras aldığı ülküye koy vermiş;
Tam şehir düşecekken Sobieski’nin yetişmesi ile sonunda tuğunu, otağını, paha biçilmez devlet ağırlığını Viyana önlerinde terk ederek hem devleti hezimete gark eylemiş hem de kendini canından etmiştir.
      OSMANLI’NIN FELAKET SENELERİ…..
Viyana bozgun yılları tam felaket olmuş, Devlet-i Ali Osman’ın artık eski gücünde olmadığı anlaşılmış Zenta, Salankamen, Viyana önlerinde Kutsal İttifak karşısında alınan yenilgiler travmatik durumlar yaratmış Avusturya ile yapılan Uzun Savaş dönemi devleti buhrana sürüklemiştir.
       BİR HAYALPEREST DOĞUYOR…..
 İşte tam bu sıralarda çeşitli hastalıkları olan kardeşi İvan ile görünüşte tahtı paylaşan Petro Rusya da zuhur etmişti.
 Ahlak olarak düşük kalite bir asilzade ’den başka bir şey olmayan ablaları Sofya Osmanlı Yeniçeri örgütlenmesi tarzı askeri kıtaların desteğiyle naibe ilan edilerek Çariçe koltuğuna yerleşmişti.
Sofya, naibeliğine olaylı bir şekilde başlamış, Rus tüfekçileri (Strelets) kışkırtarak Boyar denilen Rus asilzade grubunun üstüne saldırtmış ellerinde bir ölüm listesi ile Kremlin koridorlarında dolaşan bu zümre Petro’nun gözleri önünde dayılarını da katletmiştir.
Bu olayı unutmayan Petro ömür boyu taşıyacağı kafa titremesi ve sanrılar yaşamaya mahkûm olurken, gelecekte askeri reform ve düzenli ordu teşkilatı için, parayla alınan ve asilzade gruplarından oluşan ordu görünümlü çıkar için bir araya gelen zümreleri şiddetle ezerek Rus ordusunu oluşturarak o günleri de unutmadığını gösterecektir.
1682-1689 yılları arasında tüfekçi kıtalarını arkasına alarak hüküm süren Sofya, Petro’yu annesi ile birlikte Kremlin’den sürmüş, Petro Moskova yakınlarında bir köyde çocukluğunu geçirmeye başlamıştır.
O Preobrajenskoye isimli kasaba da ayyaş bir rahipten okuma yazma öğrenmeye çalışırken, Osmanlı ile dört devletin karşı karşıya kaldığı Kutsal İttifak anlaşmalarına Rusya da dâhil olmuş Lehistan ile ebedi barış yapılmış ve bundan cesaret alan Sofya ve âşıklarından oluşan generallere emanet edilen ordular ile Kırım üzerine 2 sefer tertiplemişti.
Bu seferler ’in başarısızlık ile sonuçlanması, artık büyümeye başlayan Petro’nun yavaş yavaş olaylara el koymaya başlaması ile Sofya son kozunu oynamış Petro’ya karşı bir darbe hazırlığı yapıldığı öğrenilince manastıra kapanan Petro’ya bazı saray grupları ve dini önderleri destek olmuş netice de Petro başarılı olarak Sofya’yı bir kiliseye kapatarak tahta oturmuştur.
17 yaşında başladığı mücadeleyi kazanan Petro; Tarihler 1689’u gösterirken tahta oturduğunda sadece okuma yazma bilen bir kişi idi ama dünyayı merak eden tavrı ve denizciliğe ilgisi onu bambaşka bir tutkuya savaş ve yeni yerler alma tutkusuna sevk edecekti.
Alman bölgesinde yeni yeni isimler duyuyor, donanma, askerlik ve ordu terimlerini öğreniyor, bilimi tanıyordu. Sadece Moskova banliyölerinde duydukları ile yetinmeyen Petro reform hareketlerini gerçekleştirmesini sağlayan uygulamaları büyük seyahatlerine dayandırıyordu.
Petro’nun seyahatlerinde, kimi zaman yanına aldığı 50 adam ile Hollanda tersanelerinde en düşük hizmetli statüsü ile çalışıyor kimi zaman marangozluk, kimi zamanda dil öğreniyordu bütün bunları kimliği gizli bir şekilde yürüterek kendini inşa ediyordu.
İnşa süreci tabi ki kendisi ile bitmedi. Tutkunu olduğu denizcilik ve geliştirdiği strateji olan sıcak denizlere inerek Türk varlığını silmek için donanma ile devam etti.
Bu politikasını gereği olarak büyük bir şamata ile 1695 yılında kalabalık bir Rus ordusu Azak kalesine sevk edildi. Petro bizzat sefere iştirak etmiş ve topların kullanımında da ateşler açarak askerin başında da kuşatmayı gerçekleştirmiştir.
Lakin Azak kalesi dayanmış, düşmemesi neticesi ile de Petro tarafından kuşatmaya son verilmiştir bu başarısızlığın nedeni de Osmanlı deniz Filolarından yardım gelmesidir.
1696 yılına gelindiğinde Azak kalesine bir sefer daha tertiplenmiş Don ağzında Voronej tersane kasaba şeklinde oluşturulan mahalde marangoz olarak çalışan Petro’da maaş almış 30 parça kadırga yani Osmanlı deniz gücüne benzeyen bir filo oluşturulmuş, Hollandalı ustalar Venedikli süvariler yardımı ile Don boyunca yüzdürülen gemiler Azak kalesi önünde görünmüşlerdir.
Karadeniz’in Rusya için kilidi sayılan Azak Temmuz ayında düşmüş Petro ilk büyük zaferini Türkler karşısında elde etmiştir.
Büyük nümayişle Kremlin önünde yapılan resmi geçite Petro kimliğini yine gizleyerek borazancı olarak katılmıştır.
 Çeşitli zamanlarda yapılan Avrupa turu, hem medeniyeti görmek hem askeri kıtaları ve donanmaları yerinde incelemek hem de Osmanlılara karşı yürüteceği faaliyetlere zemin hazırlamak adına Pakt aramak için tertiplenmişti ve ilginç olan bunları heyetin içinde gizlenerek Yüzbaşı rütbesi ile yapmasıydı. Bir seyahati Yeniçeri benzeri askeri kıta olan Tüfekçilerin isyanı ile yarım kaldı ve Kremline geldiğinde tüfekçileri öyle bir ezdi ki bu yapılanlar daha sonra Karadeniz donanma gücü oluşturma çabalarında zorla insan temini ve yine Osmanlı rüyası olan Don Volga kanal projelerinde köleleştirme modeline prova oldu.
Avrupa’ya gidişi çeşitli dedikodulara sebep olan Petro’nun yine birçok Avrupalı gemi adamı, mühendis gibi uygar milletlerden topladığı insanlar ile dönüp birde döndüğünde sakal yasağı, yeni vergiler, Avrupalı gibi giyinme, kitap çeviri faaliyetleri, miladi takvim uygulamaları Petro’nun Avrupa’da öldüğü ve alman bir Çar’ın yönetiminde oldukları dedikodusunu getirdi. O sadece bunlara gülüyordu.
Voronej ile beraber, yanında getirdiği Avrupalı usta ve mühendisler ile kendi ülkesinden köleleştirdiği binlerce insan Taganrog adıyla bir tersane daha kurmuş donanma faaliyetlerine devam etmiştir.
Petro Azak kalesini almış donanma oluşturuyordu ama Kutsak ittifak ta çeşitli çıkarlar doğrultusunda Osmanlı ile barış yapmak istiyordu ki Osmanlı da en az zararla bu yenilgileri def etmek eski parlak günlerine geri dönmek istiyordu.
1699 yılında yapılan Karlofça Anlaşması Osmanlının istediği gibi olmadı kayıplar muazzamdı üstelik Petro da stratejisi gereği hiç memnun değildi savaş devam etsin istiyordu ama onun istediği olmamış sulh diğer devletler ile uygulanmıştı Rusya ve Osmanlı için 2 yıllık bir mütareke imzalanmıştı.
Petro tek başına bir savaşı göze alamıyordu stratejiyi Karadeniz üzerinden götürmeyecek Riga Körfezine aktaracaktı nede olsa bu bölümde sıçrar ise Balkanlar Ortodoks idi elbette kendilerini destekleyeceklerdi ve Osmanlıyı Avrupa’dan silecek Çargrad(İstanbul)onun olacaktı.
Bu strateji gereği arkasını sağlama almak için İstanbul’a heyet yollayarak 1700 yılında İstanbul anlaşmasını yaptı;
Azak kalesi Rusların elinde kalıyor Özi boyunda bazı kaleler Türklere veriliyor Çar İstanbul’da elçi bulundurabiliyordu.
                    PETRO KUZEY SAVAŞLARI İÇİN FİN VE RİGA KÖRFEZİNDE….
Karadeniz hayaline bir süre ara veren Petro yeni stratejisi gereği 1700 de Danimarka ve Lehistan ile hareket ederek İsveç’e saldırdılarsa da İsveç kralı 12.Karl ki Osmanlılar Demirbaş Şarl derler etkili direnişi ile karşılaştılar.
       MEMALİK-İ OSMANİYE’DE DEMİRBAŞ ŞARL…..
 Riga körfez kıyıları ile Neva yakınlarında yapılan muharebelerde Şarl ani bir hücumla Danimarka ordusunu bozmuş, Ruslara saldırmış yaklaşık 40 bin kişiyi imha etmişti.
İlk etapta başarılı olan İsveç karşında zafer için Petro;
Tehdit ile zorla asker ve boyarlardan topladığı parayla döktüğü topla yine gelerek saldırması Neva kıyısında Petersburg şehrini kurmasına yol açmış o özlem ve büyük hayal ile geçirdiği geceler gerçekleşmiş Avrupa’ya ayak basmıştır.
Bu yaratmaya çalıştığı şehirden ve bu topraklardan atmak için 12. Karl’ın tekrar geleciğini bildiğinden vergiler artmış bu isyanlara neden olmuştur ama bu isyanları kanla bastırmıştır, sonunda da yanına Ukrayna Hetmanı Mazepa’yı alan Karl Rus toraklarında görülmüş var gücüyle Leh topraklarını savurmuş Hetman da Ukrayna topraklarında İsveç güdümünde Ruslardan kopuk yaşamak için isyan etmiştir.
Ruslar buna Ukrayna’yı işgal ederek cevap vermişler Karl da Poltava şehrini kuşatmıştır.
Bu sırada Bender kale muhafızı Yusuf paşa ve Kırım Hanı ile temas edilmiş Rusları yok etme teklifinde bulunulmuş lakin Uzun Savaş döneminden büyük kayıplar ile çıkan Osmanlı taraf olmamıştı.
Netice itibariyle Temmuz 1708 de Poltava Savaşında Karl 17.000 kişilik ordusu ile 50.000 kişilik Rus ordusuna saldırmış kendisinin de yaralanması ile savaşı kaybedip yüzlerce adamı ile Osmanlı kalesi Bender’e iltica eylemiştir. Sonucunda Petersburg’a artık rahatça yerleşilmiş İsveç tehlikesi bitmiş Rusya artık Avrupa devleti statüsü kazanmıştır ki bu savaş Rus tarihinin en önemli gelişmelerinden biridir.
              BÜYÜK PETRO İLE BALTACI’NIN PRUT CENGİ…
Karlofça anlaşması ile darmadağın hisseden Osmanlı bu anlaşmayı imzalamıştı imzalamasına ama hala korkulan bir rakipti.
Osmanlı cephesi içinde sorun çok travmatikti kaybettiği toprakları geri almak istiyor lakin Viyana önlerinde siperlere gömülen şanından yeni bir parça daha koparılmasına tahammül edemiyordu bu sebeple Kuzey savaşları ve İspanya savaşlarına katılmadı ama Kuzey Savaşları neticesinde Hetman Mazepa ve Demirbaş Şarl’ın Osmanlı’ya ilticası sorun çıkaracaktı.
Petro’da aynı Merzifonlu durumunda idi, kendini dev aynasında görüyordu İsveç’i yenmiş topraklarından parçalar koparmış Avrupa’ya eklemlenmiş düzenli ve güçlü ordular karşısında aldığı zafer sonucundan Osmanlıyı da darmadağın edeceğim çıkarımını yapmıştı.
Türkler yeni savaşlardan çıkmıştı nede olsa mağlup etmesi kolaydı Eflak ve Boğdan Beylerinden söz almıştı Balkan ve Rumeli toprakları Anadolu içlerine kadar Ortodoks idi hepsi Çar gelince ayaklanacak Türkleri geldikleri Avrasya bozkırlarına süreceklerdi.
Demirbaş Şarl’ın Osmanlı topraklarında olmasını bahane ederek savaşın kıvılcımını çaktı. Petro’nun planı Boğdan’a girip Yaş yolu ile Tuna’yı tutmak tüm Balkanları Osmanlıya isyan ettirmekti.
Ancak beklenen olmadı, her Balkan ülke ve beyleri isyan etmediği gibi kralı başında olmayan ülke İsveç ile savaş devam ediyordu en azından çatışmalar durmadığından Petro ordusunu ikiye bölmek durumunda kalmıştı.
Gelelim Devlet-i Ali Osman’ın ahvaline;
1711 yılı gelipte Cengin tozu dumanına bulanacak askerler arasında bu sefer ve savaşın görgü tanığı, bir şahidi günümüze kadar hatıratı ile gelmiştir.
Yeniçeri Kâtibi Hasan günlüğünde yer alan otobiyografisi dışında bilgiye sahip olmadığımız bir askerdir. Yeniçeri olan babasından sonra annesinin isteği ile ocağa girmiş 1656 veya 1657 yıllarında Yeniçeri olmuştur.
Dördüncü Mehmet zamanında Yaylak, Kamaniçe, Umman seferlerine katılmış,1674 yılında Umman sefer dönüşünde eli kalem tutan görgülü bir kişi olarak Yeniçerilerin en üst düzey Bürokratlarından biri olmuştur.
İşte Kâtip Hasan 1711 yılında yapılan Prut Cenginde yaşananları, ordunun sefer güzergâhını, toplanmasını, kamp alanlarını, ordu sayısını, Baltacı’nın nasıl Sefer Serdarı tayin edildiğini ayrıntılı olarak anlatır ki bir savaş geri planı ve savaş sırasında meydana gelenler için paha biçilmez değeri vardır.
Ve en önemlisi popüler tarihçiliğimizin meselesi, Baltacı ile Çariçe Katerina arasında olduğu düşünülen hadiseye ilişkin,
Prut Seferi’ni Beyanımdır adlı hatırat bu savaşı aydınlatmada ve geri planını öğrenmede birincil kaynaklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
                 CENK’İN TOZU DUMANI ARŞ’A YÜKSELİYOR……
Kendisine Şarl bahanesi ile savaş açılan Osmanlı devleti kurulan Meşveret Meclisi tartışmaları ve alınan Şeyhülislam fetvası ile sefer kararı vermiş birkaç gün içerisinde Davutpaşa sahrasına Ordugâh kurulmuştur.9 Nisan Çarşamba günü ordu yürüyüşüne başlamış menzilden menzile rahat hareket ederek
13 Haziran günü İsakçı’ya varılmış buradan bir an evvel Tuna nehrini geçmesi için orduya istirahat verilmemiş ve bu uygulama neticesi, Petro’dan önce Osmanlı ordugâhı Tuna kıyılarına varmıştır.
İkiye bölünen ve iaşesini sağlamakta güçlük çekilen Petro’nun ordusunda kıtlık da başlamıştır. Tuna kıyılarına vardıklarında yaklaşık 60 bin kişilik Rus ordusu bir anda 140 bin kişilik Osmanlı ordusunu karşısında bulmuştur.
Kıyıdan Osmanlı askerlerinin kazdığı siperler, arkalarında da Kırım kuvvetlerinin yaptığı çevirme harekâtı ile Prut Nehrinin daire çizen 3 km’lik alanı içinde Rus ordusu sıkıştırılmıştır.
Yalnız burada ordular arasında muharebe olmamış gibi yazılan kayıtların aksine ciddi çatışmalar ve ormanlık alanda birebir savaşların yaşandığı ve bu savaşlar da yaşanan kayıplar, Rus generallerin ele geçen ganimetleri Yeniçerilerin bir an evvel sonuç için aç susuz yalın kılıç Ruslara saldırmaları lağım ve siper savaşları Yeniçeri Kâtibi Hasan’ın günlüğünde ayrıntılı olarak anlatılır.
Sıkıştırılan Rus Ordusu’na yardım gelebileceği veya kuşatmayı yarabileceği düşüncesi ile Leh kuvvetleri, Bender kalesi garnizonları, İsveç kuvvetleri de Tuna’nın diğer yakasını tutunca Petro için yapılacak bir şey kalmamıştı,
Zira bunu mektupları ile de hatırlarından okumaktayız.
Petro sıkıştırılıp yaşanan çatışmalara rağmen, son kez şansını denemeden edemedi. Osmanlı tüfekçileri ve topçularının atışları ile de siperleri darmadağın oldu bazı bölükler açlıktan ağaç kabuklarını yemeye başlayınca Petro için de olanlar oldu.
Generalleri ile yapılan toplantıda yarma harekâtını gündeme getirmesiyle bu kerteden sonra Katerina devreye giriyordu Petro ne olursa olsun buradan kurtulmalıydı.
Çariçe elinden geleni yapacaktı tarihin en büyük yalanlarından birisi burada yaşanacaktı.
Peki, Katerina ne yapmıştı? Kendisine ait ne kadar mücevher varsa toplayıp kimine göre sandıklara kimi kaynağa göre iki arabaya yükleyip hatta soylu yardımcılarından ve generallerden de yanlarında ne varsa isteyip borç senetleri vererek bunları yüklendikten sonra Baltacı’nın dev otağının yolunu tutmuştu….
Hayır, böyle olmamıştı Yeniçeri Kâtibi Hasan hatıratında anlattığı Katerina ile Baltacı’nın birbirini dahi görmediğidir.
Beyaz bayrak çeken Rus siperleri toz duman indikten sonra görünmüş, barış görüşmeleri istenmiş sonunda Baltacı’nın kabul edip görüşmelere başlanması ile Rus Ordusu’nun imhası ve Petro’nun esir alınması fırsatı kaçmıştır ki bu sırada yaşananları, askerîn öfkesini kimi zaman üzüntülerini, seferî yürüten komuta kademesine kızgınlıklarını kahramanımız Yeniçeri Kâtibi Hasan ahlar vahlar ile anlatır.
Lakin yapacak bir şey yoktur Baltacı Mehmet Paşaya göre mükemmel bir sulh yapılmıştır ve Rus ordusu, Şarl’ın, Kırım Hanının itirazlarına rağmen elini kolunu sallayarak çekip gitmiştir ama hesap sonra kapanacaktır.
Katerina Baltacı’ya kendini takdim etmemiştir ama sunulan hediyeler ve dağıtılan rüşvetin gerçek olduğu hem Prut Seferi birincil kaynağımız Hasan da hem de sefer dönüş yolunda Baltacı’nın azlinin olması iddiaların gerçek olduğunu kanıtlamaktadır.
Zaten Gazi ordu İstanbul’a döndüğünde Baltacının Kethüdası Osman Ağa, Mektupçusu Ömer Efendi, Çavuşlar Kâtibi Abdülbaki Efendi huzura çağrılmış yapılan ithamlara cevap veremeyince ilk ikisi kellerini kaybetmişler Abdülbaki Efendi de hapsedilmiştir.
Bu sefer olmasaydı, sadece Sadrazamlardan biriydi deyip geçiştireceğimiz hiçbir kabiliyete sahip olmayan bulunduğu mevkie dalavere ile gelmiş rüşvetçi bir kişi olan Baltacı bu kadar meşhur olamazdı sonu da kalebent olarak Limni de biterken kendisini Valide Sultana anlatmaya yaranmaya çalışması tarihin ibretlik vesikalarından biri olarak Osmanlı Arşivlerinde yer işgal eylemektedir.
Akbıyık ve Deli olarak itham ettiğimiz 2 metreden yüksek boyu olan, birçok kişiye metres olan bir kadını kendine eş seçen, onlarca yenilik ve reform hareketine imza atan Petro Azak denizinde Osmanlı donanması ile boy ölçüşememiş ama ardılları 59 yıl sonra Osmanlı donanmasını Çeşmede yakmışlardır.
Geliştirdiği strateji ardılları tarafından devam ettirilmiş sonunda Rusya Osmanlı devletinin omurgasını darmadağın etmiştir.
Kırım ve Prut dışında pek varlık gösteremediğimiz Petro’nun imparatorluğu daha sonra bize Balkanları kaybettirmiş Osmanlının tarihten silinip gitmesine de zemin hazırlayan güçlerden biri olmuştur.
                                  Olgay SÖYLER
KAYNAKLAR;
PRUT SEFERİ’Nİ BEYANIMDIR  ‘’Yeniçeri Kâtibi Hasan’’(İş Bankası Yayınları)
MEMALİK-İ OSMANİYE’DE DEMİRBAŞ ŞARL ‘’Ahmet Refik Altınay(Yeditepe Yayınları)
ORTAÇAĞ’DAN SOVYET DEVRİMİNE RUSYA ‘’Kezban Acar’’(iletişim Yayınları)
BALTACI VE KATERİNA ‘’Erhan Afyoncu’’(Yeditepe yayınları)
1711 PRUT SEFERİ BALTACI MEHMET PAŞA BÜYÜK PETROYA KARŞI ’’Ahmet Refik Altınay’’ (İlgi Kültür Sanat Yayınları)
RUSLARIN GÖZÜNDEN 240 YIL KIRAN KIRANA OSMANLI-RUS SAVAŞLARI ‘’A.B.Şirokorad’’(Selenge Yayınları)
BÜYÜK PETRO VE OSMANLI İMPARATORLUĞU ‘’B.H.Sumner’’ (Doğu Kitabevi)
BÜYÜK PETRO ‘’Paul Bushkovitch’’ (İletişim Yayınları)
RUSYA TARİHİ BAŞLANGICINDAN 1917’YE KADAR ‘’Akdes Nimet Kurat’’ (TTK )
OSMANLI TARİHİ ‘’İsmail Hakkı Uzunçarşılı’’ (TTK)
YAŞAMLARI VE YAPTLARIYLA OSMANLILAR ANSİKLOPEDİSİ (YKY)

DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ  (İlgili Maddeler)





Yorumlar

Popüler Yayınlar